Uykusuz gecelerin çaresi yazmak.
Nedendir bilinmez son günlerde geceleri uykuya dalmakta güçlük çekiyorum. Freud bunu günlük hayatla bağı koparmakta zorlanmak olarak tanımlıyor. Ben dönüşümüze bu denli az kala, bu duruma bir tanım getirip işi daha da zorlaştırmak istemiyorum. Bazen basit çerçeveler, basit anlam yüklemeler, insanı kurtarabiliyor. Uykusuzluk işte, uyuyamıyorsan üret. Mesela uzun zamandır ihmal ettiğin blog sitene yaz.
.jpeg)
Yaşamayı ertelediğimiz her şey, bir gün hiç ummadığımız bir köşe başında karşımıza dikiliveriyor. Yaslarımız, üzüntülerimiz, kaygılarımız. Bunları bıraktığımız gibi, aynı duygu yükü ile buluyoruz çoğunlukla. Yaşamayı ertlediğimiz mutluluklarımızı ise tarihi geçmiş, bayatlamış, nahoş bir halde buluyoruz, ona eşlik eden bir pişmanlık duygusuyla birlikte. Zamanında sofraya koymadığın her mutluluk, çürüyor.
Şimdi hesabını görelim desek, nice yara var belki sarılacak. Çektikçe arkası gelecek. İnsan biraz da belki bunu ince ince hissettiğinden hiç oralı olmuyor. Sonra diyor, şimdi buna vakit yok. Şimdi sırası değil. Yarın bakarız. Her geçen gün, büyüyor o geçmiş. Hesap şişiyor.
Bir an, herşey dursa, tüm koşturmaca ve telaş. Ana odaklansak, yaşamamız gereken şeyi ertelemesek, neyi yaşardık acaba?
Sonra bir an, sarmaya kalksak yaralarımızı. Hangisinden başlardık önce?
Merve G.
Gaborone