İlk yazımda Buğra ile canımız sigara çektiğinde günü ve saati umursamadan kestane yemeye gittiğimizi söylemiştim. Geçen akşam Buğra eve gelirken yoldan beni aradı, "Hazırlan kestane yemeye gidelim" dedi. Günün bütün stres ve yorgunluğu o an uçup gitti diyebilirim. Sanki hayatında ilk defa lunaparka gidecek bir çocukmuşum gibi heyecan duydum yapacağımız bu küçük ama sıcacık aktiviteden. Evden çıkarken ise fotoğraf makinemizi yanıma aldım. Artık aklımda sürekli anıları ve keşifleri daha canlı kaydetme arzusu var.
Ve Ankara'nın; ilk geldiğimde Ankara'lılar kadar heyecan verici bulmadığım caddesine doğru yola çıktık. Bahçeli'ye... Hem evimize yakın oluşu, hem de park yeri problemimizin olmayışı bizi Tunalı'dan çok Bahçeli'ye yönlendiriyor.
Bu seferki Bahçeli gezimiz bende gerçekten çok karmaşık duygular uyandırdı. 2 sene önce Ankara'ya geldiğimde, bu şehirde uzun süre yaşama fikri beni dehşete düşürüyordu... Şehrin imkanları ve güzelliğinden çok, bağ kurduğum insanları geride bırakmış olmanın verdiği bir duygu olduğunu keşfetmem uzun sürmedi. Ancak, imkanları da kısıtlı olunca daha bir zor oluyor tutunmak. İşte, sigarayı bırakışımız ile birlikte Bahçeli gezilerimiz sıklaştı. Sokak aralarında yürüdük, cadde boyu her kestanecinin kestanelerini teker teker denedik, yeni yerler bulduk, farklı tatlar denedik. Derken bir gün Bahçeli'yi sevmeye başladığımı hissettim. Son gidişimde o caddede yürümenin beni dinlendirdiğini keşfettim. İnsanı mutlu edecek kadar canlı, huzurla sohbet ederek yürümesine engel olmayacak kadar sakin... İşte önüme ilk çıkan şey:
Kestaneye alternatif isteyenler için, caddenin girişinde bir market. Bir yandan da leblebi kavuruyorlar. Sevmeyeni bile cezbedecek bir koku kaplıyor her yeri. Sigaranın kötü kokusuna inat olsun diye sanki.
Bir şehri güzel yapan nedir?
Sevdiğiniz birinin elinden kestane yemek mi? Paylaşımlar ya da anılar mı.. ? Bir şehri güzel yapan, duygular ve hisler mi? Yürüdüğünüz caddede ne kadar çok hissiniz varsa, oraya o kadar ait oluyorsunuz. Gittiğiniz her yer hislerinizle güzelleşiyor aslında. Başarılarınızla taçlanıyor, başarısızlıklarınız ile anlam kazanıyor. Bir şehrin içini doldurmak demek, orada aşkı da nefreti de arkadaşlığı da ihaneti de sükuneti de kavgayı da yaşamak demek. Bir şehrin içini doldurmak demek, o şehirde anılar biriktirmek demek...
Ben bir İstanbul kızıyım. Bir İstanbul aşığı. 2 senedir hiç değişmeyen bir hasretim var İstanbul'a. İstanbul'la ayrı düşüşüm, Ankara'yı sevmeye başlamamı engelledi, taa ki sigarayı bırakıp Bahçeli sokaklarında sevdiğim adamla kestane anıları biriktirmeye başlayana kadar. İçinde bir çok küçük macera barındıran bu süreç, çok yönlü bir yolculuğa dönüşmeye başladı. Yaşadığım şehre tutunuyorum artık.
İşte bu da bizim içi bir sürü duygu ile dolu kestanelerimiz...
Merve G.
Ankara
2 yorum:
Kuzum öyle güzel bir yolculuk ki, hani okurken hep "ardından ne gelecek acaba?" diye soruyorum. Çok heyecanlı, çok eğlenceli.. Ancak bence bu işin püf noktası birlikte hareket etmek ve destek olabilmek. Çok büyük şans diye düşünüyorum.
Biz de bir sonraki keşfimiz ne olacak diye düşünüyoruz çoğu zaman. Her anı bazen biraz zorlayan, bazen de çok multu eden keşiflerle dolu gerçekten. Biri ile paylaşmaksa, paha biçilemez. Çevremdeki herkese söylediğim bir şey var, sosyal destek çok önemli. Eşin, dostun, akrabanın, arkadaşın desteği bu işin neredeyse %60'ını oluşturuyor..
Yorum Gönder